Dünya

Astronot Alper Gezeravcı uzaydan Samsun’a bağlandı

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Samsun Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenleriyle canlı yayın bağlantısı kurarak sık sorulan soruları yanıtladı.

“Uzayda olmak nasıl bir duygu?” Gezeravcı soruyu şöyle yanıtladı:

“Uzayda ay-yıldızlı bayrağımızı taşıma erdemine sahip olmak tarif edilemez bir duygu. Duygularımı, niyetlerimi paylaştığınızı bilmek deneyimlerimi daha da değerli kılıyor, aileyle paylaştıkça mutluluk artıyor. Beni buraya getiren büyük bayrak istasyonda asılı, “İradesi ve kararlılığıyla bu büyük adımı atan devletimizin milletimize kazandırdığı memnuniyeti, gururu ve heyecanı yaşıyor ve ürperiyorum. Aslında sıfır yerçekimi ortamında olmasaydım ayaklarımın yerden kesildiğini söylerdim ancak bu ifadenin mevcut ortamda fiziksel bir karşılığı yok.”

Gezeravcı, “Türkiye’nin ilk astronotu olmak size nasıl hissettiriyor?” Soru üzerine, “Bu çok kıymetli ve kıymetli misyonun bir parçası olmaktan ve gelecek nesillerimizin hayallerini kendi gözleriyle gördükleri gökyüzünün ötesine, dünyanın derinliklerine taşıyabilmekten son derece mutluyum” dedi. Burada ülkemizin varlığını temsil etmenin sorumluluğu benim buradaki varlığımdan daha ağır basıyor. Kendimi milletimizin uzaya uzanan eli olarak görüyorum.” “Görüyorum. Ben aslında geri kalanı sahada olan çok büyük bir grubun parçasıyım. Grup olarak siz değerli gençlerin ve gelecek nesillerin, baktığınızda şunu bilmeniz için çalışıyoruz. Gökler, Türkiye de orada.”değerlendirmesini yaptı.

Gezeravcı, ISS’ye ilişkin soruları şöyle anlattı:

“Dünya yüzeyinden ortalama 400 kilometre yükseklikte bulunan ve saniyede yaklaşık 8 kilometre hızla hareket eden bu uzay üssü, düşük yer çekimi ortamında bilimsel deneylerin yapılmasına olanak sağlayan bir laboratuvar görevi görüyor. aynı zamanda dünyayı aynı anda gözlemleyebildiğimiz, üzerinde insanların bulunduğu yapay bir uydu. İstasyon yaklaşık olarak bir futbol sahası büyüklüğünde.” “Bu istasyon, 74 metreye 110 metre boyutlarıyla insanoğlunun uzayda şimdiye kadar inşa ettiği en büyük yapıdır. Yükü yaklaşık 420 tondur. Burada devletler bilimsel çalışmalar yürütmektedir. İnsanlığın kendi dünyasını şekillendirdiği bir anıt diyebiliriz. Barış ve işbirliği içinde bir gelecek.”

UZAY ADAPTASYON EĞİTİMLERİ

UUİ’ye uyum sağlamak için hangi aşamalardan geçtiği sorusu üzerine Gezeravcı, şunları söyledi: “Öncelikle görevin fizyolojik gereksinimlerini karşılamak amacıyla alçak basınç odası ve santrifüj eğitimini aldık. Ardından fırlatmanın yapılacağı Falcon-9 roketi ve Dragon uzay aracının normal çalışması ve olası acil durum senaryolarına ilişkin eğitimleri tamamladık. Bu kısım çok değerliydi.Gerçekten olası acil durumlar Çeşitlendirilebilecek yüzlerce farklı senaryo kombinasyonu vardı.Uzay istasyonunun normal çalışma ve acil durum prosedürlerini öğrendik.Bilim adamlarının teorik ve uygulamalı eğitimini tamamladık. Türk bilim adamlarının katılımıyla kendi ülkemizde, kendi misyonumuz özelinde gerçekleştireceğimiz deneyler.Son olarak görev bitiminde dünyaya dönüş sırasında karşılaşabileceğimiz, “Uzaydan sonra acil durum senaryoları üzerinde çalıştık” su. Bu tür durumlarda hayatta kalma eğitimi aldık.”dedi.

Gezeravcı, yer çekiminin sıfır olduğu ortamda “tek pozisyonda sabit durmanın” zor olduğunu ancak “havada uçuyormuş gibi hareket ederken çok rahat hissettiğini” vurguladı. “Çelik kanatlarım olmadan kendimi bir kuş gibi gerçekten özgür ve özgür hissediyorum.”söz konusu.

DÜNYAYA DÖNÜŞ ROTA

Gezeravcı, görev sonrası nereye ineceklerine ilişkin de şu bilgileri verdi:

“Dragon kapsülü, görevden döndükten sonra suya inmek üzere tasarlanmış bir uzay aracıdır. Planlanan inişimiz, Florida eyaletinin doğusunda Atlantik Okyanusu ve Meksika Körfezi’nde bulunan 7 potansiyel iniş noktasından birinde olacaktır. batı.İniş için karar verilen gün ve saate ilişkin istatistiksel veriler kalkıştan önce yapılır.Değerlendirmeler güncel bilgiler ışığında gözden geçirilir ve karar verilir.Meteorolojik durumun durumuna göre iniş noktasına karar verilmesi gerekir. iniş planlamasında etkili olan bilgiler, dalga yükseklikleri ve daha birçok faktör, planlanan iniş zamanında. Bahsettiğim tüm bu detaylar planlı inişler için de geçerlidir. Plansız inişler de vardır. “Bu beklenmedik durumlarda acil durum senaryoları devreye giriyor. Böyle bir durumda meteoroloji ve arama kurtarma kuralları açısından değerlendirilen ve risk faktörleri en aza indirilmeye çalışılan dünya üzerinde rastgele bir noktaya iniş gerçekleşebilir.”

DENEYLER İÇİN YERÇEKİMİ OLMAYAN BİR ORTAMIN YARARLARI

ISS’de gerçekleştirdiği deneyleri değerlendiren Gezeravcı, deney konularının malzeme bilimi, biyoloji, fizik, tıp ve genetik gibi farklı disiplinlerdeki araştırma konularını içerdiğini belirtti.

Gezeravcı, “gMetal” deneyinde kimyasal olarak inert koşullar altında katı parçacıklar ile akışkan ortam arasında homojen bir karışım oluşumunda yer çekiminin etkisini, radyasyona maruz kalmanın kansere neden olan baskılayıcı hücreler üzerindeki etkisini, işlevleri değişen genleri araştırdıklarını anlattı. yerçekimsiz ortamdan etkilenen bağışıklık sistemi ile ilgisi henüz keşfedilmemiştir.

MİYOKA deneyinde ilk kez uzayda uygulanacak bir elektronik kart üretim teknolojisini test edeceklerini belirten Gezeravcı, PRANET deneyinde propolisin etkilerini inceleyeceklerini söyledi.

Gezeravcı, tüm bu deneylerden elde edilen verileri dünyaya geri getirerek bilim insanlarına ulaştıracağını, değerlendirmenin ardından Türkiye’nin uzaydaki ilk bilimsel araştırmasının sonuçlarının elde edileceğini belirtti.

Yer çekiminin Dünya üzerindeki biyolojik, fiziksel ve kimyasal süreçlere etkisine değinen Gezeravcı, şunları söyledi:

“Bu etkiyi ortadan kaldırdığımızda hücrelerin bağlantı biçimleri, maddeleri oluşturan kristal yapıların oluşumu gibi hassas süreçler de farklılık gösteriyor. Bu durum bilim adamlarının kanser, virüsler, genetik bozukluklarla ilişkili anahtar proteinlerin kristal yapılarını incelemesini zorlaştırıyor.” Ancak bu istasyonda mikro yerçekimi ortamında bu kristallerin incelenmesiyle, “Bir tümörün nasıl geliştiğini analiz etmek ve onunla mücadele edecek yeni bir ilaç yapmak için araştırma yapmak mümkün. Dolayısıyla mikro yerçekimi ortamı, bilimsel araştırmalar için dünyada sahip olmadığımız çok farklı fırsatlar yaratıyor.”

YENİ FOTOĞRAFLAR PAYLAŞILACAK

Gezeravcı, “Dünyayı uzaydan izlemek nasıl bir duygu?” Soruya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tek kelimeyle mükemmel. Bu görüntü, uzaydaki yaşam alanımızın eşsiz değerini derinden hissetmemi sağlıyor ve bu güzelliği korumak için elimden gelenin en iyisini yapmam gerektiğini bir kez daha fark ettiriyor. Gezegenimizi korumak için biz, bir kez daha, Ülke olarak yeşil ve temiz enerji üretimi projelerine ağırlık vermeliyiz. Buradan yola çıkarak yeşil ve temiz enerji üretimi projelerine ağırlık vermeliyiz.” Uzaya baktığımda Güneş’in sınırsız kaynağını görüyorum. Bu kaynağı yeryüzünde çok sınırlı bir şekilde kullanabiliyoruz. Yeterince uzaklaştığınızda tüm dünya eviniz olur. Şehirleri, ülkeleri, dağları, okyanusları ve üzerindeyken birbirinden farklı gibi görünen tüm detaylarıyla aslında insanlığın tamamıdır. Buranın bir ev olduğunu anlıyorsun.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu