Moloz sorununa çözüm turizmcilerden geldi; Liman ve marina inşaatlarında kullanılsın.
Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların üzerinden 2 ay geçti. Ama depremin acısı hala çok taze. 50 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği ve milyonlarca insanın etkilendiği deprem, arkasında büyük bir acı ve yıkım bıraktı. Depremin ardından yaşanan yıkımın ardından yeni bir sorun ortaya çıktı.
Asbest tehlikesinin her geçen gün arttığı yerde enkaz ne olacak? 11 ilde yıkılan, acilen yıkılması gereken ve ağır hasarlı yani kullanılamaz hale gelen bina sayısı 279 bin, bağımsız bölüm sayısı ise 821 bin 302 olarak açıklandı. moloz yığınının 300 milyon tonu geçebileceği.
Moloz yığınları tehlikeli
Molozda inceleme önerisi Hatay Turizm Geliştirme Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu’ndan geldi. Niziplioğlu, molozların doğru bir şekilde dönüştürülmemesi durumunda büyük bir çevre felaketine yol açabileceğinin altını çizerek, bu molozların liman ve marina yapımında kullanılabileceğini ve doğayı kirletmeden ekonomiye kazandırılabileceğini söyledi. . Niziplioğlu, sözlerine şöyle devam etti;
6 Şubat depreminden sonra ne olacağını kimse bilemez, halk umutsuz, morali bozuk, yeni bir yerleşim planı bekleniyor, ekonomik kalkınma için vizyoner projeler isteniyor özellikle Hatay’da Samandağ sahil şeridinin denize açılması yönünde genel bir kanı var. turizmin en akıllı yolu, doğa dostu düşük yoğunluklu otel bölgesi oluşturmak Hem ekonominin hem de istihdamın canlanması için hayati önem taşıyor.”
“Turizm canlanıyor ve bölgeye katkı sağlıyor”
Hatay’ın kruvaziyer gemileri için ilgi odağı olabilecek bir lokasyon olduğunun altını çizen Ömer Niziplioğlu, “Hatay, Doğu Akdeniz kruvaziyer turizminde mutlaka yer alması gereken bir yer. Doğu Akdeniz tipi gemiler Mısır, İsrail ve Lübnan’ı ziyaret ettikten sonra limanları olmadığı için ülkemizi ziyaret etmeden ayrılıyorlar. Yayladağ-Samandağ’ın ortasına yapılacak bir limanın bu talebi karşılayacağını düşünüyorum. Liman için en büyük yatırımın dolgu malzemesi olduğunu düşünürsek, deprem bölgesinden çıkan molozları liman ve yat limanı yapmak için kullanmalıyız çünkü doğaya bıraktığımız her yerde çevre felaketi yaşanır. .
“Bölge 3-4 milyon turist kazanıyor”
Molozun liman ve marina yapımında kullanılmasının en mantıklı yol olduğuna işaret eden Niziplioğlu, “Gemi turizmi için 3-4 milyon misafiri ülkemize çekme imkanımız olacak. Dünyanın ilk kilisesine, Anadolu’nun ilk camisine, birçok inanç, tarih, kültür ve doğa harikasına sahip olan Hatay’ı turistler görmek isteyecektir. Ayrıca çevre iller de bu misafirlerden faydalanacak. Bölgenin lokomotifi olacak. Böylece hem çevreyi hem de tarım arazilerini kurtarmış olacağız” dedi.
Uygun şekilde dönüştürülmezse enkaz tehlikelidir
Ahşap, alüminyum ve PVC üretilen kapı ve pencereler, demir çelik ekipmanlar, bakır kablolar, tesisat malzemeleri, yıkımdan çıkacak kiremit ve ahşap malzemeler yerinde ayrıştırılarak yapı sektörüne kazandırılmaktadır. Kalan molozlar ise kurulacak geri dönüşüm tesislerinde işlenerek kalitesiz beton ve çimentoya dönüştürülebilir. Bu betonlar kaldırım taşı, dolgu malzemesi, kaldırım ve park taşı olarak kullanılmaktadır. Ancak gerekli önlemler alınmazsa yanlış dönüştürülen ve dökülen molozlar toplum sağlığını tehlikeye atabilir. Özellikle moloz dökülmesi sırasında yer altı ve yüzey sularını kirletecek alanlardan kaçınılmalıdır.
BM enkaz kaldırma için devreye girdi
Türkiye’nin güneydoğusunda 6 ve 20 Şubat 2023 tarihlerinde meydana gelen korkunç depremlerde yıkılan binlerce binanın enkazının kaldırılması, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) afet müdahale temel planında en öncelikli alanlardan biri. Birleşmiş Milletler tarafından 16 Şubat 2023’te yapılan 1 milyar dolarlık “acil çağrı” kapsamında talep edilen 113,5 milyon dolarlık fonun çoğu enkaz kaldırma faaliyetlerine gidecek.
Bu çabalar için UNDP, Haiti, Nepal ve Pakistan da dahil olmak üzere dünyanın diğer ülkelerindeki depremlere, 2020’de Beyrut’ta meydana gelen büyük patlamaya ve Rus işgali nedeniyle Ukrayna’da yaşanan savaş yıkımına yanıt verme konusundaki deneyiminden yararlanacak. Örneğin Nepal’de, UNDP hasarlı bölgelerdeki enkazın yüzde 90’ını geri dönüştürdü.
Örneğin 2005 yılındaki 7,8 büyüklüğündeki Nepal Depremi’nin atık miktarının 18 milyon ton, 2011 yılındaki 9,0 büyüklüğündeki Tohoku (Japonya) Depremi’nin atık miktarının ise 29 milyon ton olduğu varsayılmıştır. Bu devasa enkaz kaldırma çalışmasının toplumsal ve ekolojik duyarlılıkla yürütülmesi tam da bu yüzden çok değerli. Acele etmeden, her aşaması önceden düşünülerek süreç planlanmalıdır. Aksi takdirde enkazdan başka felaketlerin çıkması çok muhtemel görünüyor.
Çevre Bakanlığı atıkların nasıl bertaraf edileceğini açıkladı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, afet sonrası uygulanması gereken “Atık Yönetimi” hakkında bilgi paylaştı.
Özellikle yıkılan binaların enkazı ilgili mevzuat çerçevesinde çevreye ve yer altı sularına zarar vermeyecek önlemler alınarak kaldırılmaktadır. Yıkım ve döküm alanında sulama mutlaka sprinkler ile yapılır. Bakanlık tarafından alanda bulunan taşınabilir ortam laboratuvarlarında enkazdan alınan numuneler üzerinde asbest ölçümleri yapılmaktadır. Bu çerçevede Bakanlıkça 11 ilde 47 noktada daha moloz döküm sahası oluşturuldu. Burada toplanan hafriyat çevreye zarar vermeyecek şekilde işleniyor. Tüm alanlara yerleştirilen kırıcılar sayesinde iri taşlar kırılarak küçültülür ve geri dönüşüm için kullanılır.
Hafriyattan geri kazanılan malzemelerin sarsıntılı bölgelerdeki bozuk yolların onarımında, kalan beton ve tuğla gibi atıkların ise kaldırım ve yürüme yollarının yapımında kullanılması planlanıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı